... Skip to content

ICT Medya KadirCan Toprakçı Özel Röportajı

ICT Medya KadirCan Toprakçı Özel Röportajı

PEAKUP COO’su Kadircan TOPRAKÇI: “İçinden geçtiğimiz bu süreçte öğrendiğimiz her şeyin kalıcı hale gelmesi ve sürdürülmesi için öncelikle içselleştirilmesi gerekli. Bu içselleştirme bize deneme, yanılma, hataların üstesinden gelme ve kendine özgü deneyimler elde ederek diğer insanlara aktarabilme sürecini tetiklediği için aslında kritik. Çünkü kullanılan birçok dijital araç genel kitlelere hitap etmek için oluşturuluyor ve sizin ihtiyaçlarınıza göre özelleştirilebilmesi için kişisel deneyimlere gereksinim var.”

İşlerin çoğu uzaktan takip edilecek

PEAKUP COO’su Kadircan Toprakçı, korona virüs nedeniyle dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çalışanların çoğunun işlerini evden takip ettiğine işaret etti. Bu durumun dijital platformlar üzerinden uzaktan çalışma sistemini zorunlu hale getirdiğini belirten Toprakçı, “Özellikle salgının hızla yayılacağının ön görülmesi, eğitim sisteminde de köklü bir değişikliğe gidilmesine neden oldu. Okullarda yüz yüze eğitim, yerini TV ve internet ortamına bıraktı.” dedi.

Yaşanan süreç incelendiğinde aslında yeni geliştirilen uygulamaların ötesinde zaten var olan birçok çözümün kullanıma sokulduğunu belirten Toprakçı, “Hatta bazı büyük ölçekli kurumlar için aslında satın alınmış ancak kullanılmayan pek çok ürün kullanılır hale geldi diyebiliriz. Bu durumun asıl nedeni doğru ürünlere karar vermek veya satın almanın ötesinde kullanıcıların söz konusu yeni teknolojik araçlara adaptasyonunu sağlamanın zorlukları diyebiliriz. Bir anlamda değişim yönetimini doğru yapıyor olmak her zaman çok önemli, şimdi yaşadığımız salgın nedeniyle kullanıcılar kendiliğinden bu duruma hazır hale geldi bu da sürecin bu kadar yoğun ve aralıksız yaşamıyor olmasını açıklıyor aslında.” diye konuştu.

Uzaktan çalışmanın avantajları

Toprakçı, uzaktan çalışmanın şirket ve öğretim kurumları için sağladığı fayda konusunda ise şunları söyledi: “Uzaktan çalışma şirketler ve öğretim kurumları için fark etmeksizin temel bir fayda sağladı o da zamandan tasarruf. Herkesin trafikte geçirdiği süre şu an ortadan kalktığı için özellikle İstanbul gibi yoğun trafik mağduriyeti yaşayan şehirlerde ofiste çalışan veya okuluna giden bireyler için günde 2-3 saatlik bir kazanım söz konusu diyebiliriz. Bu durum ev ortamında çalışma için hazırlıkların minimumda olması gibi nedenleri üst üste eklediğimizde ciddi oranda verimliliği etkiliyor. Kovid-19 İle yeni bir teknoloji çağının başladığı çok net, bu yeni süreci tüm avantaj ve dezavantajlarını bilerek içselleştirmek ve buna uygun yeni süreçler tasarlamak çok kritik. Örneğin, biz toplum olarak birbirimizle yüz yüze iletişim halinde olmayı çayı, kahveyi birlikte içmeyi, okul arkadaşlarımızla tenefüse çıkmayı çok severiz. Bu gibi durumların mümkün olmaması bu süreçte bireylerin motivasyonunu negatif etkilediği durumlar var, kişiler birbirinden uzak olduğu için motivasyonu tekrar kazanmak genellikle kişinin kendinde biten bir durum olarak kalıyor ancak her karakter profili bu durumla baş edebilecek özelliklerde olmuyor. Dolayısıyla eğitim kurumlarında öğretmenlere, iş yerlerinde ise insan kaynakları ve yöneticileri ciddi sorumluluklar düşüyor.”

Kadircan Toprakçı, tüm bu sürecin sürdürülebilir şekilde devam edebilmesi İçin gerekenler konusunda şu değerlendirmede bulundu: “Bahsettiğimiz gibi şu an İhtiyaç duyduğumuz birçok teknolojik araç zaten hali hazırda mevcut, yapmamız gereken doğru şekilde implementasyonu yaptıktan sonra kullanıcılarımızın uzaktan bu sürece adaptasyonu sağlayacak farkındalık, istek, yetkinlik gibi temel yapı taşlarını doğru sağlamak ve uzun vadede kullanıcılara doğru şekilde destek olabilmek. Yerli ve milli birçok çözüm bu süreci başarılı biçimde destekliyor örneğin Velocity, kurum içi portal çözümü şirketler İçin fiziksel Ofis ortamının dijital bir ikizini oluşturuyor ve şirketteki tüm bilgiyi tek bir portal üzerinden çalışanlarla paylaşabiliyor, doğum günlerini kutlayabiliyor, değişen prosedürleri takip edebiliyor ve dokümanlara ortak bir alandan erişmenizi sağlıyor. Okullar için ise şu an tüm öğrenciler uzaktan eğitim görmeye devam ediyor ancak okulun içerisindeki öğretmen ve öğrencilerle tüm iletişimleri etkin şekilde ilerletilemiyor. Velocity, okullar için öğrencilerin birlikte bulunabileceği, duyuruları, eğitim takvimini, arkadaşlarına dair iletişim bilgilerini tek bir yerden görebilir ve iletişimi daha etkin hale getirebilir.

BT Departmanlarına oldukça iş düşüyor

Tüm dijital uygulamalara geçiş süreci Bilgi Teknolojileri (BT) departmanları için çok ciddi bir yoğunluk getiriyor. Türkiye Avrupa ortalamasının oldukça altında toplam çalışan istihdamının %1 ‘i civarında bir teknoloji çalışanı istihdamına sahip bu durumu sürdürebilmek için BT ekiplerini destekleyici çözümlere ağırlık vermek de çok önemli örneğin çalışanların en sık karşılaştığı problemlerden biri tüm bu dijital uygulamalara giriş yapılmasını mümkün kulan e-posta adresi ve parola gibi kullanıcı bilgileri kullanıcılar tarafından unutulması veya bir güvenlik önlemi nedeniyle sıfırlanması durumunda hızlıca BT ekiplerine destek talebinde bulunuluyor, Ar- Ge merkezimizdeki çalışmalar sonucu çıkmış olan PassGate çözümü ile şirketler ve okullar tüm kullanıcıları alışkın olduğu basit bir SMS İle otomatik bir şekilde kimseye İhtiyaç duymadan yapabilmesi başta bahsettiğimiz kullanıcı adaptasyonunu oldukça hızlandırırken BT ekiplerinin de bu olağan dışı yoğunluk dönemini başarıyla yönetmesini sağlıyor.

İnternet altyapımız iyi bir sınav verdi

Toprakçı’ya göre salgın sürecinde Türkiye’nin internet altyapısı iyi bir sınav verdi. Ağlarda yaşanan yoğunluklara rağmen büyük çapta bir kesinti yaşanmadı. Bu noktada; Türkiye’nin İnternet altyapısının iyi olduğunu, hız konusunda yaşanan genel sorunların aşılması gerektiği bilgisini çıkarabiliriz. Eğitim siteminin tüm öğrenciler için uzaktan yapılması nedeniyle özellikle çocukların ve gençlerin internet kullanımında ciddi bir artış Olduğu net bir şekilde ortada. Eğitim materyallerinin de çevrimiçi olması bu oranı artıran bir diğer unsur. Virüsün çok hızlı şekilde yayılması ve yapılan “evdekal” çağrıları sonucu internette geçen zamanımız ve çevrim içi olma halimiz daha çok arttı.

Şirketler, bazı devlet kurumları ve bağımsız oluşumlar daha önce ücretli ya da sınırlı olan içeriklerini ücretsiz sunma yoluna gitmeye başladı. Birçok şirketin krizin ilk haftalarını işlerin nasıl uzaktan sürdürülebileceğini anlamakla geçirdiğini söyleyen Toprakçı şöyle devam etti: “Temel olarak şirketlerin bu süreçte bir ihtiyaç analizi yapmış da oldular. Gördüğümüz en temel ihtiyaçlar kesintisiz iletişimi sağlayacak ortak çalışma platformları, kullanıcıların BT yardım masalarına kullanıcı kimlikleriyle İlgili problemlerle gelmesini karşılayacak self-servis BT uygulamaları ve tüm bu iletişim, uzaktan erişim ve dosya paylaşımı gibi süreçleri güvenli yapabilmemizi sağlayacak siber güvenlik çözümleri olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda yatırımların fiziksel donanımlardan öte hızlıca kullanıcıların adapte olabileceği yazılım uygulamaları ve güvenlik çözümlerine yönelik olduğunu görüyoruz. Hali hazırda son birkaç haftadır ciddi sayıda bu sistemlerin kullanılması veya yeni uygulamaların alınmasına yönelik talepler alıyoruz. Burada önemli Olan, sadece şirketler, kurumlar teknoloji yatırımlarına ağırlık vermeyecek. Devletler de bu konuda büyük yatırımlara imza atacak. İnternet servis sağlayıcılarının bu sıkıntılı dönem geçene kadar ücretlendirmeleri aşağı yönlü revize etmeli veya fatura ödemelerini ileri tarihlere ötelemeleri gerekli. Özellikle yoğunluklu kullanılan yüksek indirme (download)-düşük internete yükleme (upload) kapasiteli paketlerdeki upload miktarlannı arttırmaları bu süreçte kullanılan tüm görüntülü konuşma ve birlikte çalışma araçlarını düşündüğümüzde ekonominin minimum hasarla bu süreci atlatması adına çok önemli. Yaygın bir uzaktan çalışma ve eğitim için bireylerin bu imkanlara eşit ulaşabilmesi gerekli.

Dijital araçlara erişimde eşitlik olmalı

PEAKUP COO’su Kadircan Toprakçı, Türkiyede teknolojik imkanlara ulaşma noktasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmak İçin yapılması gerekenlerle, eğitimlerin verimli olabilmesi için atılması gereken adımlar konusunda ise şunları söyledi: “Uzaktan eğitim TRT okul ve Anadolu Üniversitesi’nin uzaktan öğretim uygulamalarında hem televizyon hem internet aracılığıyla uzun zamandır kullanımdaydı ancak bu süreçlerdeki katılım oranlarının etkin biçimde kontrol edilememesi ve İnteraktivitenin eksikliği kalıcı bir dijital öğrenme süreci için temel gerekliliklerden diyebiliriz. Bu sürecin doğru tespitini yapabilmek için çalışanlardan veya öğrencilerden öte biraz da öğretmenler ve yöneticiler tarafına bakmanın doğru olacağını düşünüyoruz. Pazarlama ekibimizden Damla Kızanlık’ın yaptığı Pazar araştırmalarında aslında adaptasyondaki temel sıkıntının öğretmen ve yönetim kademelerinin bu sürece hazırlıksız yakalanmasına bağlandığı bir nokta var, çünkü çalışan birçok kişi ve öğrencilerin hemen hepsi teknolojinin içerisine doğmuş kişiler bu kişilerde adaptasyon kendin kendine sağlanabilir bir durumken öğretmen ve belirli bir yaşın üzerindeki yöneticiler için bu durum birebir destek olunması gereken bir duruma dönüşüyor. Bu süreçte öğrendiğimiz her şeyin kalıcı hale gelmesi ve sürdürülmesi için özellikle bu grupların yeni süreçleri içselleştirmesi ve yaşayış biçimi haline getirmesi çok önemli. Bu içselleştirme bize deneme, yanılma, hataların üstesinden gelme ve kendine özgü deneyimler elde ederek diğer insanlara aktarabilme sürecini tetiklediği için aslında kritik, çünkü kullanılan birçok dijital araç genel kitlelere hitap etmek için oluşturuluyor ve sizin ihtiyaçlarınıza göre özelleştirilebilmesi için kişisel deneyimlere gereksinimi var. Dolayısıyla etkin bir dijital çalışma ortamı oluşturabilmek için atılması gereken ilk adımlar bu yönde olmalı.

Bireylerin ve işletmelerin dijital araçlara erişimi için fırsat eşitliği olmalı. Bu süreçte özellikle kamu kurumları tarafından Kovid- 19 için verilen sağlık temelli destekler kadar dijitalleşmeye dair desteklerin sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle KOSGEB ve Ticaret Bakanlığı gibi kurumlar ciddi sayıda işletmeye dokunuyor. Bu süreçte işletmelerin dijitalleşmeye yaptığı harcamalar için kaynak sağlamak üzere düşük bütçeli destek kalemleri dahi çok etkin bir şekilde ekonomiye katkı sağlayacaktır. Aslına bakarsanız Şu an fiziki açıdan mümkün olmayan fuar katılımı ve benzeri desteklerdeki bütçeler bile söz ettiğim şekilde yeniden tasarlansa en azından ekonomik olarak sürdürülebilir bir dönüşüm süreci oluşturulabilir.

Dijital dönüşüm hız kazanacak

Toprakçı, dijital dönüşümün hız kazandığı bir dönemde yaşadığımıza dikkat çekti. Uzaktan çalışma sistemine geçişle birlikte; bildirimlerin alındığı ve filtrelendiği etkinlik alanları, belge ve fotoğraf paylaşılan Chat odaları, arşivdeki dosyalara kolayca ulaşabilme, dosyalar üzerinde ekip arkadaşlarıyla eş zamanlı çalışabilme, görüntülü görüşme, duyuru paylaşma ve toplantı organize edebilme gibi birçok konuda destek veren uygulamaların kullanımının arttığını belirten Toprakçı şöyle devam etti: “Bir taraftan uzaktan çalışma durumunun zorunluluğu, bir taraftan da yatırımın doğru yapılabilmesi için hemen hemen kurumların birçoğunun yaptığı seçim bulut teknolojileri odağında. Salgın dönemi öncesinde de bulut teknolojilerinin tüm BT seçimlerini etkileyeceğini görüyorduk ancak bu süreç 4-5 yıl kadar bu değişimi öne aldı diyebiliriz. Aslında salgın öncesinde konuştuğumuz yapay zeka, blok zinciri gibi pek çok kavram bulut teknolojileri ile yoğunluğunu arttırdı. Bu nedenle salgın sürecinin bu ilk 6 ay yıllık döneminde daha BT altyapı teknolojileri, uzaktan çalışma İçin gerekli İletişim ve birlikte çalışma uygulamalarını göreceğiz bu süreci fiziksel ortamlarda sürdürdüğümüz kağıt temelli iş süreçlerinin dijitalleşmesi ve iş analitiği sistemleri takip edecek. Söz ettiğim bu dönüşüm bizi yapay-zeka, blok zinciri , I0T gibi konulara hazır hale getirecek ki genel itibariyle bu teknolojilerin yoğun faydasını iş süreçlerimize entegre çözümlere dönüştükçe göreceğiz. Örneğin, uzaktan çalışırken dijital olarak iletilen muhasebe evraklarının doğruluğuna görüntü İşleme ve yapay zeka uygulamalarıyla analiz eden sistemler süreçlerin ciddi ölçüde verimliliğini arttıracak veya blokzincirle işe alım ve sözleşme süreçlerinin değişmesi mümkün hale gelecek. Tüm bu teknolojilere hem öğretim kurumları hem de özellikle insan kaynağı yönetimi açısından baktığımızda sanal gerçeklik (virtual reality), karma gerçeklik (mixed reality) gibi teknolojilerin öğrenme sürecini baştan yapılandırmasını bekliyoruz. Hem okullarda hem de yeni işe başlayan çalışanlarda öğrenme sürecini uzaktan yapabilmek ve hızlandırmak İçin özellikle karma gerçeklikle tasarlanmış öğrenme yöntemleri süreçlerin verimliliğini pozitif yönde etkileyecek”

Bu süreçte güvenlik ön planda olacak

PEAKUP COO’su Toprakçı, uzaktan çalışma ve eğitim sistemlerinin beraberinde getirdiği güvenlik risklerini ise şöyle değerlendirdi: “Uzaktan çalışma hayatımızın gerçeği oldukça ve şu an yaşadığımız realitede olduğu gibi fiziksel çalışma alanlarımızın yerini dijital alanlar aldıkça siber-güvenlik alanı tüm seçimlerimizde birincil dikkat unsuru haline dönüşmeye devam edecek. Bu süreçte şirketler iş sürekliliğini sağlamak için hızlı birçok adım atmaya çalışırken güvenlik, atlanmaması gereken çok önemli bir başlık. Bu konuya özensiz bir biçimde yaklaşmak ve şunu bir atlatalım onu da düşünürüz demek bu salgını henüz atlatamamışken bir siber salgını peşinden getirebilir. Bu nedenle şirketlerin ihtiyaçları olan uzaktan çalışma uygulamalarını seçerken mutlaka güvenlik perspektifinden ele almaları ve birlikte çalıştıkları uzmanların görüşüne başvurmaları önemli.

İş sürekliliğini sağlayacak uygulamalar seçilmeli

İş sürekliliğini sağlayacak uygulamaları seçerken kaybedecek zamanımızın olmaması bu durumda strese sebep olacaktır, buradaki en akıllıca seçim hali hazırda uluslararası güvenlik kriterlerini sağlamış çözümleri tercih etmek BT ekipleri için oldukça faydalı olacaktır. Salgın sürecinin kökten değiştirdiği uzaktan çalışma ile eğitim ve çalışma hayatının sürdürülmesi, tüm siber-saldırıların odağına dijital kimlik kavramını getirdi. Aslında fiziksel hayatımızda nüfus cüzdanımız, banka kartlarımız ne ise dijital dünyada da tüm bilgilerimize erişimin temeli kullanıcı adı ve ilişkili parola bilgisi. Kullanıcı adı genellikle e-posta adresimiz ile ilişkili olduğunu düşünürsek tek bir unsur geriye kalıyor o da parola. Öncelikli Olarak bireyleri koruyabilmek için belirli standartlarda parolaların oluşturulması belirli aralıklarla veya belirli güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda değiştirilmesi en kritik konu. Dolayısıyla öncelikli konu ister bireysel ister kurumsal işlerimiz olsun 8 karakter ve üzeri sayı, harf ve soru işareti, parantez gibi özel karakterlerden oluşan bir parola oluşturulması. İşletmeler ve öğretim kurumları kullanıcıların bu süreci zorluk yaşamadan atlatabilmesi için PassGate gibi SMS tabanlı parola yönetimi çözümlerini tercih edebilirler. Güçlü bir parolanın sağlanması sonrası ikinci başlığımız özellikle işletmeler için doğru tasarlanmış bir güvenlik izleme ve aksiyon sisteminin kurgulanması.

Siber saldırılar virüsler gibi sürekli kendini yeniliyor ve değişim geçirerek en zayıf noktalara saldırıyor bu da bu saldırıların kullanıcıları korumak İçin aldığımız önlemleri aşabilmesi mümkün. İşte bu noktada güvenlik ihlallerinin mümkünse ilk anda erken teşhisi ve önceden tanımladığımız güvenlik prosedürlerinin otomatize bir biçimde sistemler tarafından uygulamaya konması. Bir örnekle açıklık getirmek gerekirse bir çalışanın hesabına izinsiz erişim olduğu anda sistemlerin alarm üretmesi sonrasında bu kullanıcıyı geçici süre karantinaya alıp şirket verilerine erişimin kısıtlanması gibi aksiyonlar bizlerin yıllardır önerdiği ve uygulamak üzere eğitimler verdiği, işletmelerle çalıştığı bir konu.

Siber saldırılara karşı önlemler alınmalı

Siber saldırıların yayılma hızını düşündüğümüzde bu süreçteki ince noktayı görüyoruz, güvenlik önlemleri mümkün olduğunca önceden tasarlanmış durumlara göre yapay-zeka katkısıyla akıllı tepkiler veren sistemler tarafından düşünmeksizin yürütülmeli çünkü hem farkına varmamızın mümkün olmadığı durumlar yaşıyoruz hem de farkına vardığımızda genelde BT ekiplerini arayıp destek isteyecek kadar zamanımız olmuyor.”