“Dijital Strateji” Kahvaltımızı Ofisimizde Gerçekleştirdik

2020 yılında İnsan Kaynaklarına ilham verecek dijital gelişim uygulamalarını konuştuğumuz “Dijital Strateji” kahvaltımızı ofisimizde gerçekleştirdik. İnsan kaynaklarının değişim rolü, dijital dönüşüm sebepleri gibi konular üzerinde konuştuğumuz etkinliğimize katılan herkese teşekkür ederiz.

Corona Günlerinde Evden Çalışma Rehberi / Hürriyet

Evden çalışma süreçlerinde işverenler kağıt üzerinde yaptıkları tüm işleri online üzerine taşımak üzere çok yoğun bir aksiyon almaya başladırlar. Temel olarak gördüğümüz değişiklikler çalışanlar üzerindeki işlerin yönetimi, müşteri ve iç şirketlerin içerisindeki toplantıların dijitalleşmesi, evrakların her yerden erişilebilir hale getirilmesi ve muhasebe sistemleri, insan kaynakları uygulamaları gibi şirket kaynaklarına şirket dışı lokasyonlardan güvenli olarak erişimin sağlanabilmesi ana başlıklarda gruplanabilmektedir. Elbette bu saydığımız konu başlıklarından ilk aksiyon alınmaya başlanan belki de en önemlisi çalışanların birbiriyle olan iletişimlerinin kesintisiz ve sürekli olmasını sağlayacak ortak çalışma platformları.

İşte, evden çalışma veya konsantre olmada zorlananlar için ve bu süreçte neler yapılmasının daha doğru olabileceğini anlattığımız röportajımızı okuyabilirsiniz.

 

Uzaktan Çalışma Kültürü / BadgeCrawler

Her pazar yayınladığımız BadgeCrawler serimize evden çalışıyor olmamız engel olmadı ve serimize MS Teams sayesinde ara vermeden devam ediyoruz.

PEAKUP olarak departmanlar arası uzaktan çalışma süreçlerimizi nasıl ilerlettiğimizi ve  hangi konularda daha hızlı ve verimli çalışmaya başladığımızı merak ediyorsanız videomuzu izleyebilirsiniz.

Donanımların %40’ı Sona Yaklaşıyor / Hürriyet Gazetesi

Kurumların elindeki donanımların yüzde 40’ı ömrünün sonuna yaklaşıyor

Dijital dönüşüm ile birlikte teknoloji alanındaki rekabet ortamı da yeniden şekilleniyor. Bu rekabet ortamı CIO’ların konumunu daha da güçlendiriyor. Kurumlarını inovasyon dünyasına hazır hale getirmesi gereken CIO’lar’ın, buluta geçiş sürecine tereddütlü yaklaşan kurumlarda işleri oldukça zor. Zira, bu kurumlar geleneksel ağ bağlantılarının ötesine geçemiyorlar.

IDC Türkiye anket sonuçlarına göre; Türkiye’deki CIO’ların yüzde 78’i bulut bilişimin şirketlerinin dijital dönüşüm stratejisi açısından kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor. Firmaları, bulut hizmetlerini düşünmeye yönlendiren faktörlerin başında donanımların yüzde 40’ının ömrünün sonuna yaklaşması geliyor. Veri merkezlerinin yüzde 29’unun güncelleme veya değiştirme gerektirmesi ikinci, kurumların yüzde 26’sının BT’den daha fazla çeviklik/hız talep etmeleri ise üçüncü sırada yer alıyor.

Anket sonuçlarını değerlendiren PEAKUP CEO’su Ahmet Toprakçı, CIO’ların dijital stratejileri belirlerken nelere dikkat etmeleri gerektiğini açıkladı. Kurumların elinde bulunan donanımların neredeyse yarısının ömrünü doldurduğunu söyleyen Toprakçı, önümüzdeki yıllarda bulut yatırımlarının SaaS hizmetlerine doğru hızlı bir geçiş göstereceğini, SaaS pazarının her yıl yüzde 20 büyüdüğünü söylüyor.

Doğru dijital dönüşüm stratejisi için CIO’lar ne yapmalı? 

Dijital dönüşümde bulut hizmetlerinin büyük önem taşıdığını belirten Toprakçı, “Dijital dönüşüm stratejisi açısından doğru bulut stratejisini kurgulamak hayati önem taşıyor. Bulut gerçeğini kabul edip buna göre bir strateji oluşturmak için CIO’lar şunlara dikkat etmeli:

Şirketlerinin içinde bulunduğu sektörü ve yurt dışındaki benzer kurumların uygulamalarını ve stratejilerini dikkatlice incelemeliler.

Buluta geçiş sürecinde karşılaşacakları zorlukları tespit etmeli ve hazırlıklı olmalılar.

Büyük bulutlarda sağlayıcılara bağımlı olmaktan nasıl kurtulabileceklerine dair çözüm önerileri olmalı.

Uyumluluk ve veri yönetimi konuları nasıl olmalı, planlamalılar.

Sahip oldukları çoklu bulut backendlerini birleştirebilirler mi araştırmalılar.

Ölçek büyüdükçe ödemeye dayalı tüketim modellerini benimseyebilirler mi ya da benimsemeleri gerekir mi sorusuna cevap bulmalılar.

Gartner’a göre dünyada 100 milyar dolarlık bir SaaS pazarının mevcut olduğunu ifade eden Toprakçı, “SaaS pazarı her yıl yüzde 20’nin üzerinde büyüyor. Dolayısıyla birçok iş yükü bulutta SaaS altyapılara kayarken, e-posta gibi temel sistemler buradaki bazı oluşturuyor. SaaS-Powered Workplace’in araştırmasına göre, 2022 yılına kadar kurumlar, uygulamalarının yüzde 80’ninden fazlasını SaaS altyapılarında barındıracak. Aynı zamanda Cisco Global Cloud Index’e göre de SaaS uygulamalar bu yıl itibariyle tüm bulut iş yüklerinin yüzde 74’ünü oluşturulacak. Sonuç olarak, kurumların elindeki donanımların yüzde 40’ı ömrünün sonuna yaklaşıyor. Tüm bu trendler göz önünde bulunduğunda donanımların buluta, bulut yatırımlarının da SaaS’a kayması 2020’nin en önemli trendleri arasında yer alıyor. Gelecekteyse yolumuz üzerinde bizleri bekleyen makine öğrenmesi ve yapay zeka var” dedi.

 

Teknoloji Sektörünün Corona (Covid-19) ile İmtihanı

Çin’in Wuhan şehrinden hızla yayılmaya başlayan Corona virüsü çok sayıda ülkenin ekonomik durumunu etkiledi. Uluslararası etkinlikler, seminerler, konferanslar, konserler iptal edilirken, ülkelere giriş çıkışlar da durma noktasına kadar geldi. Her alanı olumsuz etkileyen virüs, teknoloji sektörü için de olumsuz sonuçlar yarattı. Facebook, Corona virüsüne bağlı, San Francisco’da  9-12 Mart tarihleri ​​arasında gerçekleştireceği Küresel Pazarlama Zirvesi’ni iptal etti. Bunun yanı sıra Amazon, Microsoft gibi sektörün önde gelen birçok kuruluşu etkinliklerini birer birer erteliyor ya da iptal ediyor. İptal edilen kongrelerin en önemlilerinden bir diğeri ise her yıl Barcelona’da gerçekleştirilen 24-27 Şubat’taki Mobile World Congress’ti (MWC). Bu iptaller Pandemic’in eşiğinde olduğumuzu her seferinde bize hatırlatıyor.

“DSÖ tarafından yapılan açıklamada dünyanın yeni tip corona virüse hazır olmadığı ve Çin’in daha önce SARS ile mücadele ederek tecrübe kazandığı, virüs vakası yaşanmamış ülkelerde bu durumun zor olacağı yorumunu yaptı.” 

Corona (Covid-19) Virüsü’nün Teknoloji Sektörüne Etkisi

Teknoloji donanımları üretiminin kalbi olan Çin’de yeni donanım yatırımları zora girdi ve şirketlerin elinde bulunan donanımların arızalanan parçalarına ilişkin yedek parça siparişlerinin tedarik süreci çok uzadı. Donanım tedarikinin uzaması ve bu konudaki geleceğe dair belirsizlikler özellikle büyük donanım üreticilerinin Nasdaq’daki hisselerini olumsuz etkiliyor.

Üretim durma noktasına gelirken birçok donanımın da ülkelere girişleri yasaklandı. İptal edilen toplantılar, zirve ve etkinliklerde firmaların iş süreçleri de aksamaya veya durma noktasına kadar geldi. Mümkün olduğunca teknoloji firmalarının çalışanları ülkeler arası seyahatler bir yana ülke içinde de seyahat planlarını iptal etti. Hatta Corona’nın yaygın olmadığı Avrupa ülkelerinde bile çalışanlar evden çalışmayı tercih ediyor. İşlerini sürdürmeye çalışan şirketler online platformlar üzerinden iletişimlerini organize etmeye başladı.

Bir yandan evden çalışmak beyaz yakalılar için mümkün olurken, fabrikalarda evden çalışma seçeneği mümkün olmadığı için birçok fabrika kapatılmak zorunda kaldı. Evden çalışmak birçok çalışanın özendiği bir çalışma şekli ve ayrıcalık olarak görülürken Corona’nın yayıldığı birçok ülke için bu durum zorunluluk haline geldi.

“Samsung, Güney Kore’nin Gumi şehrinde yer alan mobil cihaz ürettiği fabrikada bir çalışanına virüs bulaşması üzerine fabrikasını kapattı.”

Şirketler çalışanlarının evden çalışmasını istiyor

Enfeksiyon riskine karşı insanların sağlıklarını tehlikeye atmamak ama bir yandan da iş süreçlerini devam ettirmek zorunda olan şirketler, Teams gibi uygulamalar ile iletişimlerini sağlayabilecekleri platformlardan işlerini sürdürmeye başladılar.

Burada şöyle bir tespit yapmak mümkün: Corona (Covid-19), Microsoft Teams gibi ortak çalışma platformlarının Dünya genelindeki ilk ciddi sınavı oldu. Bu platformlar üzerinden iletişime ve ortak çalışmaya devam edebilen kurumlarda işlerin sürdüğünü söyleyebiliriz. Hatta Microsoft, Corona sebebiyle Office 365 E1 lisansını 6 ay boyunca ücretsiz sunmaya karar verdi, taktir edilesi bir davranış.

Seyahat edilemediği ve toplantıların iptal edildiği bu süreçte görüntülü iletişim sağlamak önem arz etmeye başladı. Çalışanlar, görüntülü iletişim kurabildikleri ve toplantılarını online olarak yapabildikleri sürece evden çalışmaya devam edebiliyorlar. Bu sayede aynı anda çalışma dosyasında çalışabilme imkânı, ekipler arası belge alışverişi ve yazışıp video konferans yapabildikleri platformlar üzerinden zaman ve mekân bağımsız olarak iş süreçlerini organize edebiliyorlar.

Twitter, küresel çapta yaklaşık 5 bin çalışanının tamamına evden çalışmaya “güçlü bir şekilde teşvik ettiğini” açıkladı.

İletişimin kopmaması ve ekonominin daha fazla etkilenmemesi için çalışanlar ofislerine gidemedikçe online platformlar üzerinden kurulan iletişimin önemi giderek artıyor.

Microsoft Teams’i keşfederek iletişiminizi kesintisiz devam ettirmek ve etkili bir Teams kullanıcısı olmanızı sağlamak için linke tıklayarak bize ulaşabilirsiniz.

Corona virüsünün ülkeler içinde güncel dağılımını takip etmek için rapora tıklayabilirsiniz.

unutulan parolalar başınıza dert olabilir!

Güncellenmeyen ve unutulan parolalar başınıza dert olabilir!

Değişen ve gelişen teknolojilerle birlikte, iş süreçlerimiz de dijitale ayak uydurmak durumunda kalıyor. Çoğu işinizi parolalarınızla hallediyor, birçok dosyaya hesaplarınızdan ulaşıyorsunuz. Parolanızı unuttuğunuzda e-postalarınıza ya da şirket uygulamalarınıza ulaşamadığınızı düşünebiliyor musunuz? Bu durum iş süreçlerinizi yavaşlatırken verimli çalışabilecek zamanlarınızı da etkilemiş oluyor.

Parola Güncellemek IT çalışanlarının en büyük yükü

Parolanızı unuttuğunuz zaman yeni parola için yardım masasına (IT Departmanı) gitmeniz, IT departmanın talebi alıp yeni şifre belirlemesi, belirlenen şifrenin size ulaşması derken çoğu işinizin aksaması kaçınılmaz oluyor. Diğer taraftan hafta sonu mesai yapmayan yardım masasına parola güncellemek için gidemiyorsunuz ve o anda cevap vermeniz gereken e-postanıza ulaşamıyorsunuz. Bu da tüm iş planınızın aksamasına neden olabiliyor.

Dahası parola sıfırlama, kitlenen profili açma, profil ve parola güncelleme taleplerine yetişebilmek IT departmanlarının çok fazla zamanını alıyor ve ekstra bir yük oluyor.

Çalışanların parolalarını kendilerinin sıfırlayabilecekleri ve kilitlenen hesaplarını açma işlemlerini kendi kendine gerçekleştirebildikleri bir çözüm ile tüm iş süreçlerini rahatlatabilir ve bu sayede alt yapının belirlediği şifre kriterlerine göre parolalarını oluşturabilirler. Böylece basit parola kullanımının önüne geçilerek siber saldırılara karşı da sürekli ve güncel olarak önlem almış olabilirler.

Daha detaylı bilgi için blog yazımızı okuyabilirsiniz. 

Siber Saldırılara Karşı Güvende Olduğunuzu mu Düşünüyorsunuz?

Dijitalleşmek her ne kadar daha hızlı ve verimli çalışma imkanını bize kazandırıyor olsa da birçok tehdidi de beraberinde getiriyor. Verilerinizin, dosyalarınızın ve en önemlisi de hesaplarınızın güvenliğine daha da dikkat etmeniz gerekiyor.

World Economic Forum’un “The Global Risk 2019” raporuna göre siber saldırı konusu küresel ısınma ve ekonomik konulardan sonra en büyük sorunlardan biri olarak görülüyor. Siber saldırı gibi güvenliği etkileyen birçok durumla karşılamamak adına şirketlerin de güvenliğe ve gizliliğe ilişkin uluslararası standartlara ve bunlarla ilgili sertifikalara sahip olması gerekiyor.

Güvenlik sertifikalarına sahip olmak şirketler için avantaj sağlıyor. Bu sertifikalardan en sık karşımıza geleni ISO 27001, peki ISO 27001 Nedir?

ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, kurumsal bilgi güvenliğinin sağlanmasında insanları, süreçleri ve bilgi sistemlerini içine alan ve üst yönetim tarafından desteklenen bir yönetim sistemi. Bilgi varlıklarını korumak ve ilgili taraflara güven veren, yeterli ve orantılı güvenlik kontrollerini sağlamak için tasarlanmış. ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, kurumsal yapıyı, politikaları, planlama faaliyetlerini, sorumlulukları, uygulamaları, prosedürleri, prosesleri ve kaynakları içeriyor.

Neden Gerekli?

İş sürekliliğinin sağlanması, verilerin kaybedilmemesi ve korunması en önemli unsurlardan biridir. Verilerinizi kaybettiğiniz zaman bunun telafisi olmayan sonuçları vardır. Kaybedilen veya çalınan veriler birçok felaket senaryosuna neden olabilir.

ISO27001 sayesinde şirketler risklerini tanımlayabilir, yönetebilir ve azaltabilirler. ISO 27001 belgesini alabilmek için tüm güvenlik önlemlerini almak gerekli olduğundan şirketiler de tüm kontrollerini yaparak güvenlik açığını en aza indirebilirler.

Bilginin güvende tutulmasından, internet çıkışı ve fiziksel güvenliğe kadar birçok metriği olan ISO 27001 belgesini her şirket güvenlik kriterlerini yerine getirdikten sonra alabiliyor. ISO 27001’deki önemli kriterlerden biri parola güvenliği ancak parolaları zorlaştırdıkça çalışanların unutmaları ya da unutmamak için not kağıtlarına yazmaları gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz! Burada kullanıcıların kendi parolalarını Web’den ya da SMS ile sıfırlayabilecekleri sistemler imdadınıza yetişiyor.

Bu çözümler için özellikle mavi yakalarınızı da sürece dahil edebileceğiniz SMS ile parola sıfırlama özelliği oldukça önemli.

Güvenli bir parolaya sahip olduğunuzdan emin misiniz?

Parola seçerken, güçlü bir şifre belirlediğinizden emin olun ve şüpheli bir işlem olduğunu düşündüğünüz anda parolanızı sıfırlayın. Sosyal ağlar gibi online sistemler parolanızın ne kadar eski olduğunu, ne kadar zayıf olduğunu ve ne zaman değiştirmenin iyi olacağını size hatırlatmakta hiç de iyi iş çıkarmazlar. Hesabınızı koruyabilmek, siber saldırılara karşı önlem almak için en iyi yöntem kurumunuzun bir parola sıfırlama çözümüne  sahip olmasıdır.

Made ın Turkey Podcast Yayınına konuk olduk

Kurulum sürecimizden, ürünlerimize, ofis hayatımızdan, Great Place To Work sertifikası ve Deloitte Technology Fast 50 listesine girmemize kadar birçok konuyu konuştuğumuz  Made in Turkey Podcast yayınına konuk olduk. Program kaydını linke tıklayarak dinleyebilirsiniz.

 

CEO’muz Ahmet Toprakçı Röportajı / ICT Medıa

PEAKUP CEO’su Ahmet TOPRAKÇI:

“Perakende, sağlık, üretim, lojistik başta olmak üzere tüm sektörlerin teknoloji öncelikleri bulut teknolojileri, yapay zekâ, nesnelerin interneti ve robotik süreç otomasyonlarında toplandığını görüyoruz. 2020 yılında CIO’ların büyük bir kısmı yapay zekâ ve otomasyonun önümüzdeki beş yıl perspektifinde her 5 iş tanımından 1 ‘ini atıl bırakacağını ancak yeni oluşacak iş tanımlarının bu istihdam açığını dengeleyeceğinden bahsediyor.”

PEAKUP CEO’su Ahmet Toprakçı, 2019’un İlk yarısında, ekonomi piyasalarındaki mali belirsizlik ve kur dalgalanmalarının yoğun şekilde hissedildiğini söyledi. Bu nedenle sektörün yeni yatırımlara temkinli yaklaştığını belirten Toprakçı, “Kurumlar, bu ekonomi dalgalanmasında yeni yatırımlardan çok kullandıkları ürünlerde verimlilik ve iş süreçlerinde mükemmeliyet üzerine yoğunlaştılar. Bu perspektif, ürün geliştiren yerli yazılım firmaları için bir hareket alanı oluşturdu. Özellikle çalışan sayısının ekonomik realitelerle artıp azaldığı bu gibi belirsiz dönemlerde, aylık kullandığın kadar Öde seçenekleri, satın alma kararlarında etkili rol oynuyor.” dedi. Firmaların satış politikalarının uzun yıllardan beri bu şekilde olduğunu belirten Toprakçı şöyle devam etti: “Sektördeki birçok firma resesyona ya da küçülmeye giderken, biz net mali performans açısından yılı yüzde 40’ın üzerinde büyüme ile tamamladık. Satış hacmi ve buna bağlı ciro artışına ek olarak Türkiye ve yurt dışında patentlenmiş PassGate ve Sign&Go, Velocİty gibi ürünlerimizle global bir yolculuğa başladık. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere başta olmak üzere yurt dışı marka tescili başlıkları bu yıl Önemli hedeflerimiz arasındaydı. Geçtiğimiz yıllar itibariyle Amerika Birleşik Devletleri, İrlanda, Portekiz, Kırgızistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde mütevazı satış aksiyonları yürüttük. Bunun yanı sıra bu yıl da Deloitte Technology Fast50 araştırmasında en hızlı büyüyen ilk 50 teknoloji şirketi arasında yer aldık. Ar-Ge faaliyetleri ile birlikte bu ivmeyi 2020 yılı İçin de sürdürüyor olmak en büyük hedefimiz.”

 

Toprakçı, Türkiye ve dünyayı bilgi iletişim teknolojileri 2020 yılında bekleyen gelişmelerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Teknoloji birimlerinin önemi günden güne artarken, 2020 yılında elbette yönetim kurullarının da bu farkındalık nazarında CIO’lardan beklenen görevlerde değişime gitmesinden bahsedebiliriz. Türkiyedeki CIO’lar tarafından da benimsenen yüzde 64’lük oranla listenin başında yer alan sürekli ve sürdürülebilir IT performansı sağlamak ve devamındaki operasyonel verimlilik başlıkları önümüzdeki dönemlerde yerini müşteri deneyimini geliştirmek, siber güvenlik ve akıllı sistemlerin tasarımına bırakmasını bekliyoruz.

Bulut teknolojilerindeki ivmenin hızını koruyor olması da veri merkezi yönetimi gibi eski nesil sorumlulukların artık listenin dışında kaldığı bir bakış açısı getiriyor. Perakende, sağlık, üretim, lojistik başta olmak üzere tüm sektörlerin teknoloji öncelikleri bulut teknolojileri, yapay zekâ, nesnelerin İnterneti ve robotik süreç otomasyonlarında toplandığını görüyoruz. 2020 yılında CIO’ların büyük bir kısmı yapay zekâ ve otomasyonun önümüzdeki 5 yıl perspektifinde her 5 iş tanımından 1’ini bırakacağını ancak yeni oluşacak iş tanımların bu istihdam  açığını dengeleyeceğinden bahsediyor. Ahmet Toprakçı kurum olarak en önemli yatırım alanlarının insan kaynağı olduğunu söyledi. Bu nedenle 2020  yılında da insan kaynağına yatırım yapmaya devam edeceklerini belirterek şöyle devam etti: “Kaliteli global ürünler için en önemli başlangıç noktası doğru insan kaynağı bu nedenle; çalışanlarımıza ve organizasyon kültürümüze yatırım yapmaya devam edeceğiz. Elbette bu yaptığımız yatırımlar Ar-Ge faaliyetleri, uluslararası pazarlar için kanal yapısı ve dijital pazarlama ile desteklenecek. Ar-Ge faaliyetleri yazılım teknolojileri, makine öğrenmesi, iş analitiği, mikro-işlemcili devreler ve çoklu donanım bileşenleri üzerine odaklanıyor. Bu alanlar için ayırdığımız bütçe toplam ciromuzun yüzde 17’si civarında. Önümüzdeki yıl için de bu oranı koruyacağız. İş gücü planlamamızda önümüzdeki sene yüzde 15-20 bandında bir artış görüyoruz.

Bu artışı yoğunlukla teknik kaynaklar tarafında yapıyor olacağız. İş zekası, IoT, Mobil ve Web tabanlı Yazılım bölümleri işe alım yapacağımız temel alanlar olacak”

Dijitalleşmenin hiç bitmeyecek bir süreç olduğunu ifade eden Toprakçı, bu sebeple kurumların dijitalleşmeyi dönüşüm olarak algılanmasının yanlış olduğuna işaret etti. Kurum ve kuruluşlar açısından “dijitalleşeceğiz ve bitecek” gibi bir yaklaşımın yanlış olacağına vurgu yapan Toprakçı açıklamalarını şöyle sürdürdü;

“Bu nedenle şirketlerin öncelikle bu bakış açısını benimsemeleri lazım. Birçok kurumun tarihçesine baktığımızda ölü doğan projeler veya boşa harcanan paralar olduğunu görüyoruz. Rastgele yazılımlar satın almak yerine çalışanların, müşterilerin talep ve ihtiyaçlarını dinleyip, buna uygun çözümleri seçerek ilerlemek çok önemli. Çünkü kurumlardaki dijitalleşme sürecini başlatanların, bu kurumda çalışan insanlar olduğunu görüyoruz.

Ayrıca dijitalleşmenin sadece kurumlara yönelik olduğu algısı çok yanlış. Dijitalleşme hem bireylerin hayatına hem de kurumların hayatına etki eden bir kavram. Bireyler ve kurumlar gelişen bu teknolojiler karşısında dijitalleşmeye ayak uydurmak zorundalar. Dijitalleşmekten korkan ve geleneksel şirket anlayışından vazgeçemeyen şirketler bu rekabetçi pazarda giderek kayboluyor. Yeni nesle baktığımız zaman akıllı, yetenekli ve teknolojiye uyum sağlama süreçlerinin daha yüksek olduğunu görüyoruz. Onların beklentileri farklıyken, algıları da farklı. Bu nedenle hayatı kolaylaştıracak akıllı sistemleri kullanıma sunmalıyız. Özetle, dijitalleşme sürekli bir yolculuk ve bu yolculuğun bitmeyeceğini kabul etmek gerekiyor.”