Son yıllarda büyük teknoloji firmalarında yaşanan işten çıkarmalar küresel ölçekte yankı uyandırmaya devam etmektedir. Pandemi sonrası agresif işe alım stratejileriyle hızla büyüyen şirketler, artık maliyetleri düşürmek ve verimliliği artırmak adına binlerce çalışanıyla yollarını ayırmaktadır. Google, Amazon, Meta ve Microsoft gibi teknoloji devleri geçtiğimiz yıl içerisinde on binlerce kişiyi işten çıkarırken, bu trendin 2025’te de devam etmesi beklenmektedir.
Bu gelişmeler Türkiye’deki BT piyasasını da doğrudan etkilemektedir. Büyük ölçekli yerli teknoloji firmaları ve start-up’lar, artan maliyetler ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle kadrolarını daraltırken, iş yükü ise azalmamaktadır. Özellikle yatırımcı desteğiyle büyüyen teknoloji girişimlerinin finansmana erişimi zorlaştığı için ekipler küçülmekte ve şirketler daha verimli iş gücü kullanma yollarını aramaktadır.
Bu süreç teknoloji sektöründe dış kaynak (outsourcing) kullanımının da hızla artmasına neden olmaktadır. Kadrolarını küçültmek zorunda kalan şirketler operasyonlarını sürdürebilmek için dış kaynak sağlayıcılarla iş birliğine yönelmektedir. Özellikle yazılım geliştirme, siber güvenlik ve altyapı yönetimi gibi kritik BT alanlarında maliyet avantajı ve esneklik sağlayan dış kaynak kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Kendi bünyesinde büyük ekipler tutmak yerine dış kaynak hizmeti modellerine yönelen firmalar yetenekleri daha verimli kullanmayı hedeflemektedir.
Bu dönüşüm hem işten çıkarılan BT uzmanları hem de dış kaynak hizmeti sunan firmalar için yeni fırsatlar yaratmaktadır. Önümüzdeki dönemde outsourcing hizmetlerinin daha da yaygınlaşması ve BT sektöründe işe alım süreçlerinin bu yeni düzene uyum sağlaması kaçınılmaz gözükmektedir.
Dış kaynak hizmetlerinde öne çıkan bir diğer yaklaşım ise “butik hizmet modeli”dir. Hizmet sağlayıcıların genel ve kalıplaşmış çözümleri yerine şirketler kendi ihtiyaçlarına özel, esnek ve hedefe yönelik hizmetler aramaktadır. Her arayışa özel aday araştırma ve bulma, aynı adayı farklı projelere ya da firmalara yönlendirmeme gibi ilkeler büyük önem taşımaktadır. Bu sayede bulunan profesyoneller kurum içi kadrodaymış gibi aidiyet hissiyle görev alabilmekte, proje sahipliği ve uzun vadeli katkı sağlayan bir yapı kurulabilmektedir. Ayrıca bu modelde performansın doğru yönetimi de kritik bir unsurdur. Doğru performans kriterlerinin belirlenmesi, düzenli geri bildirim mekanizmaları ve hedef odaklı takip süreçleri sayesinde hem çalışan verimliliği artırılmakta hem de işverenler daha ölçülebilir ve sürdürülebilir sonuçlara ulaşabilmektedir.
Dış kaynak sağlayan firmalar sadece çalışan sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda doğru yeteneklerin, doğru zaman ve projelerde konumlandırılması konusunda da stratejik bir rol üstlenmektedir. Geniş aday havuzuna sahip ve teknik değerlendirme süreçlerini iyi yöneten firmalar, şirketlerin esnek ve yüksek kaliteli iş gücüne ulaşmalarında kritik bir köprü görevi görmektedir.
Bu yeni düzende hem işverenlerin hem de çalışanların esneklik, uzmanlık ve sürekli gelişim kavramlarını ön planda tutarak hareket etmeleri gerekmektedir. Teknoloji sektörü değişken piyasa koşullarına karşı daha dayanıklı hale gelmek için bu modele giderek daha fazla entegre olmaktadır ve bu da dış kaynak hizmet sağlayıcılarının değerini her geçen gün artırmaktadır.