Evden çalışma serüveninizi verimli hale getirin

Geçtiğimiz 2 ayda, hayatımıza hızlı bir giriş yapan Covid’in bize olan ilgisini bir nebze azaltır gibi yapmasının da etkisiyle hepimiz bir nebze de olsa normale yakın hissettik kendimizi. Ofisimize gitmeye, ufak ufak sosyalleşmeye başlamıştık ki 2.dalga ile tekrar başladığımız yere döndük. Bu yazımı, kesintisiz home office sürecimin 3. Haftasında yazıyorum. Bugün sizlere, tamamen kendi deneyimlerim üzerinden yola çıkarak home office çalışma sürecimi verimli hale getirme serüvenimi maddeler üzerinden paylaşacağım.

1. KENDİNİZE ÇALIŞMA ORTAMI OLUŞTURUN

Eminim ki hepiniz evden çalışmanın ilk günlerinde salondaki rahat kanepeyi, yatakta ayaklarınızı uzatarak laptop kucağınızda çalışmayı denemişsinizdir, itiraf ediyorum ben de denedim. Sanıyorum sonuç hepimizde aynı oldu – büyük bir konsantrasyon problemi. Ben bu sorunu evde kendime bir çalışma alanı oluşturarak çözdüm. Mesai saatlerimin tamamını bu alanda geçiriyorum, iş dışında bu alan ile münasebetimi minimumda tutmaya çalışıyorum ve itiraf etmeliyim ki ilk günlerdeki o konsantrasyon problemi ortadan kalktı.

2. KIYAFET

Belki bu söyleyeceklerim size anlamsız gelebilir ama lütfen, en azından 1 kere deneyin. Çıkarın o pijamalarınızı ve mesai başlamadan üzerinize farklı bir şeyler giyin. Kesinlikle kendinizi çok daha dinç ve enerjik hissedeceksiniz. İnsan psikolojisi rutine alışmaya ve bu rutin içerisinde kaybolmaya, bunalmaya çok müsait. Zaten evimizden çıkamadığımız, kendimizi kapana kıstırılmış hissettiğimiz şu günlerde, bir bakmışsınız aynı kıyafet ile 4. Günü geçiriyorsunuz. Yenilenmenin ve farklı şeyler yapmanın pozitif etkisinin tadını çıkarın.

3. MOLA VERİN

Hem benim, hem de çevremdeki bir çok kişinin evden çalışma sürecindeki en büyük problemi mola vermeyi UNUTMAK. Fiziksel olarak ofis ortamında bulunmanın avantajlarından biri mecburiyetten bile olsa gün içinde molalar vermek zorunda kalmamızdı. Öğle yemeği için arkadaşlarımızla birlikte yemekhaneye ya da farklı bir mekana giderken şimdi 10 adım ötemizdeki mutfağımızdan tabağımızı alıp yemeğimizi bilgisayarımızın başında, hızlı hızlı yemeye başladık. Ev ortamında her ihtiyacımızı bilgisayar başında karşılayabildiğimiz için zihnimizi dinlendirmeyi unutuyoruz, fark ettiniz mi bunu? Mesailerimizi bitiremez, maillerimizden başımızı kaldıramaz olduk. Ben bunun çözümünü molalarımı planlayarak sağladım. Mesela, mutlaka standart öğle aramı yapıyorum. Yemeğimi asla bilgisayar başında yememeye özen gösteriyorum. Buna dikkat ederseniz, ben neden evden çalıştığım halde daha çok yoruluyorum sorusunun da cevabını bulmuş olacaksınız.

4. İŞ PLANINIZI SANKİ OFİSTEYMİŞ GİBİ UYGULAYIN

Gününüzü planlamanız çok önemli. Iş planınızı herhangi standart bir ofis günü gibi planlayın. Elinizden geldiğince plana sadık kalın.

5. HAREKET EDİN

Pandemi ile birlikte hareket oranımız %50’ye yakın azaldı. Eski normalimizde en azında ofise giderken, ofis içinde, mesai sonrası eve dönerken günlük bir rutinde yürüyor ve hareket ediyorduk. Artık ofisimiz bir yan oda, yemekhanemiz mutfak. Bunun fiziksel götürüsünü göz ardı etmeyin ve lütfen elinizden geldiğince egzersiz yapın.

Gün sonunda herkes bu sürece adapte olabilmek için kendi çözümünü bulacak. Ben kendi serüvenim için faydalı olan başlıkları elimden geldiğince toparlamaya çalıştım. Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle.

Geri Bildirim Nasıl Verilmelidir?

Elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı düşünün. Önünüzdeki işe tüm emeğinizi verdiniz ve güzel bir sonuç çıkardınız. Ancak bu çabanız hakkında hiçbir şey söylemiyorlar.  Ne hissedersiniz?

Yaptığımız iş ne olursa olsun, hepimiz sarf ettiğimiz çabanın görülmesini, fark edilmesini isteriz.

İnsan doğası gereği yaptığı işi kendi değerlendirilemez ve takdir görme isteği mevcuttur. Başkalarının görüşlerine ihtiyaç duyar.

Geri bildirimde bulunmak, işi yapan insanı dikkate almak, onun emeğine saygı duymak, ona değer vermek demektir.

Geri bildirim yalnızca işi yapmayı öğrenmemizi sağlamaz, gelişmemize de yardımcı olur. Kişi daha kendinden emin, daha inisiyatif alabilir, daha sağlıklı bağ kurar hale gelir. Doğru geri bildirim insanın olgunlaşmasına katkıda bulunur.

Dikkat ettiyseniz İnsan Kaynakları alanında değerlendirme yönetimlerinin çoğu geri bildirim odağında kuruludur. Bütün çalışmalarında, “X kişisinin performansı hakkında ne düşünüyorsunuz?” gibi sorular sorulur. Ancak geri bildirimi başarıyı destekleyen bir yöntem olarak değil de bir tür tehdit olarak kullanırsak, düzenli olarak negatif geri bildirim verir bir hal alırsak kişide gözle görülür bir motivasyon düşüşü olduğunu fark ederiz. Yapıcı geri bildirimin önemi bu noktada devreye girmektedir.

Peki doğru ve iyi bir geri bildirim nasıl yapılır?

Öncelikle şu konuda net olalım, geri bildirim nasihat değildir. Somut örnek üzerinden mümkün olduğunca açık ve net paylaşım yapılmalıdır. Doğru zamanda yapılan geri bildirimin etkisi daha kalıcı olur. Eğer kişi başarılı bir proje tamamlamışsa takdir edilmeli, bu çalışmanın başarılı olarak değerlendirilmesinin sebepleri açıklanmalı ve daha iyi olması için neler yapılabilir, bunun üzerinde konuşulmalıdır.

Bir diğer husus da geri bildirimin daha etkili olması için gruba değil kişiye yapılıyor olmasıdır. Karşınızdaki kişi konunun tek muhatabı olacağı için konuya olan hassasiyeti mutlaka artacaktır.

Bu şekilde yapılan geri bildirimler kişilerde farkındalığın yükselmesine vesile olur ve nasıl daha iyi olacağını anlamasında yol gösterir. Geri bildirimin tarafsız yapılması da önemlidir.

Özellikle yönetici pozisyonunda olan kişilerin unutmaması gerekir ki etkili bir geri bildirim en doğru motivasyon aracıdır.

Etkili bir geri bildirim, herkes için mükemmel bir gelişim aracıdır.  Doğru zamanda, doğru bir tonla yapılan, içi dolu, tarafsız bir geri bildirim, değişim ve dönüşüm sağlar.

Liderliğin Evrimi

Pandemi ile hayatımıza giren ve sonrasında kalıcı olacağını düşündüğümüz uzaktan çalışma ve yeni iş düzeninde, önceki döneme göre daha farklı yöneticilik karakterlerinin ön plana çıkacağını hepimiz gözlemlemiş olduk. Bu özellikler hem iş süreçlerinin kesintisiz devam etmesini hem de çalışan bağlılığını arttırma, personel kaybını minimuma indirme alanlarında oldukça önemli. Nedir bu özellikler, hep beraber üzerinden geçelim.

Liderin ekibine güvendiğini, işini elinden gelen en iyi şekilde yapacağına olan inancını ekibe hissettirmesi gerekiyor. Pandemi ile birlikte çalışanı sürekli gözünün önünde tutan, “her şeye karışan” lider dönemi sona erdi. Tabii ki bu konuyu sadece pandemi ile açıklamak yetersiz olur. Özellikle Z kuşağının iş hayatına aktif şekilde atılmasıyla birlikte yönetim şeklinde köklü değişiklikler olacağını hepimiz öngörüyorduk, pandemi bu süreci biraz hızlandırmış oldu. Bundan sonra iş süreçleri karşılıklı güven, saygı ve açık iletişim ile ilerleyecek. Performans değerlendirmelerinin işin sonucu odaklı olacağını söylemekte fayda var. Bu yeni çalışma sisteminde güven veren, açık iletişim kurabilen, çalışanın sorunlarına çözüm üreten, planlama yönü kuvvetli liderler ön plana çıkacak.
Yeni dönemle birlikte uzak noktalardan çalışan ekiplerin yönetimi, her kişinin teker teker kontrol edilmesini kısıtlıyor. Bu durumda ekibinin yetkinliklerine – uzmanlıklarına – fikirlerine güvenen, fikirlerini ciddiye alan, “biz bir takımız” hissiyatını ekibe işleyebilen liderlerin çağı başlıyor.

Çalışanın motivasyonunu ön planda tutan liderlerin bu süreçte daha verimli çalıştığını gözlemleyeceğiz. Ekibini tanıyan, karakter özelliklerini bilen, nasıl motive olduklarından haberdar olmak bu süreçte önemli. Özellikle uzaktan çalışma ile birlikte, her kişi için ayrı çalışma standartları oluşturmak zorunda kalabiliriz. Bu planlamayı yapan liderlerin önemini gün geçtikçe fark edeceksiniz.

Tüm bunların yanında iş planını ve zaman yönetimini verimli yapabilen, ekibinin iş süreçlerini takip eden ve ihtiyaç halinde uzaktan da olsa yönlendirme yapabilen liderlerin kıymeti artacak. Evet herkesin bireyselde sorumlulukları var ama liderlerin biraz daha fazla olduğunu unutmamak lazım.

Peki siz bu özelliklerin kaçına sahipsiniz?

 

YENİ NORMAL SÜRECİNDE İDEAL OFİS ORTAMI

Normalleşme süreciyle birlikte iş yerleri kademeli olarak çalışma hayatına geri dönmeye başladı. Hepimizin günlük hayatına bundan 3 ay önce hiç kullanmadığımız, sosyal mesafe, siperlik, 3m maske gibi yeni terimler giriş yaptı. Alışkın olduğumuz “normal”e döneceğimiz güne kadar yeni normal ile yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Peki ofislerimize geri döndüğümüzde yeni normalimiz nasıl olacak? Yayılma oranı son derece yüksek olan Covid – 19 virüsüne karşı, işyerlerimizde almamız gereken önlemleri aşağıda sıraladık;

Ofis içinde;

  • Ofislerimizi 2 aylık koruma sağlayacak şekilde özel ekip ve dezenfektanla dezenfekte etmeliyiz,
  • Ortak kullanım alanları sosyal mesafe kurallarına göre yeniden organize edilmeli, kişileri bilgilendirecek uyarılar ve yönlendirmeler yerleştirilmeli,
  • Ofis içi iklimlendirme ve havalandırma için kullandığımız klimaların bakımları düzenli şekilde yapılmalı. Covid-19’u önlemek amacıyla, özel uzun koruma sağlayan dezenfektanlar klimalara uygulanmalı ve ekipmanlarımızı daha korunaklı hale getirilmeliyiz.
  • İşe gidiş gelişlerde, işin görülmesi sırasında ve iş yerinde kullanılmak üzere tıbbi maskeler ve siperlikler temin edilmeli,
  • İş yeri içerisinde kullanmak üzere tek kullanımlık eldivenler temin edilmeli
  • Çalışanlara el ve cilt antiseptiği dağıtılmalı,
  • Kapı girişlerine kullanılmış maske ve eldiven için özel çöp kovaları ve poşetler konulmalı,
  • Ofise gelişlerde mutlaka her gün her çalışanın ateşi ölçülerek kayıt altına alınmalı,
  • Çalışanların ofis içinde, çalıştıkları sürede oturma dağılımları sosyal mesafe kurallarına göre yeniden organize edilmeli,
  • Ofisler ve toplantı odaları ile tuvaletler, asansör, merdiven trabzanları, kapı kolları ve elle sık temas edilen çalışma ortamındaki ekranlı araçlar ile bilgisayar klavyeleri, fare ve telefon gibi ekipmanlar düzenli olarak dezenfekte edilmeli.

Servisler;

  • Servis araçları ile hizmete mahsus tüm araçların taşıma kapasitesi sosyal mesafe kuralları gözetilerek yeniden belirlenmeli,
  • Araçlarda el antiseptiği ve tek kullanımlık maske bulundurulmalı,
  • Olası yığılmaların önüne geçilmesi için servis hareket saatleri yeniden belirlenmeli.

Şunu unutmayın ki bireysel önlemler ve sosyal mesafeyi koruyarak bu salgının önüne geçebiliriz. Yeni normal dönemde hepimize görev düşüyor. Yetkililerin sürekli dile getirdiği gibi sosyal mesafe ve maske kullanımı virüse karşı en önemli silahımız.

Sağlıklı günler!

Kurumsal ıntranet uzaktan çalışma sürecine fayda sağlıyor

Ruh sağlığını koruyabilmek çok önemli

Corona virüsün, psikolojik ve davranışsal açıdan sebep olduğu olumsuzluklardan ruh sağlığımızı koruyabilmek için öncelikle krizlerin, zor zamanların ve travmaların hayatın bir parçası olduğunu hatırlamalıyız. Bu süreçte sürekli evde olma hali, hareket ve özgürlük alanının kısıtlanması, sınırlı sosyallik motivasyonumuzu etkileyebilir. iletişimin azalması, sevdiklerimiz, yakınlarımız, ailemiz, eşimiz ile sosyal-fiziksel mesafemizin artması, fiziksel temasın azalması ile birlikte dokunma, sarılma ihtiyacımızın giderilmemesi, tüm bunlar bizi daha depresif ve daha öfkeli yapabilir.

Takımın bir parçası gibi hissedin

İnsanların birlikte çalıştıkları, zamanının büyük çoğunluğunu birlikte geçirdikleri iş arkadaşlarına özlemleri de bu süreçte artmaktadır. Bir gruba dahil olmak hedeflerimizin, günlük rutinlerimizin devam etmesi bu günleri kolaylıkla atlatmamıza yardımcı olacaktır. Psikolog Gregory Walton’a göre takımın parçası gibi hissetmek, engelleri aşmamızı ve odaklanmamızı kolaylaştırır. Bir takıma ait olmak birlikte günlük rutinlerimizi gerçekleştirmek fiziksel olarak ayrı olsak dahi takım ruhunu ve motivasyonumuzu arttıracaktır. Takım çalışmasının temelinde nicel değil nitel birliktelik esastır. Sağlam kurduğumuz iş ilişkilerimiz, birlikteliklerimiz, güçlü aidiyet duygularımız hayatımıza anlam katarak yaşamış olduğumuz bu süreci daha kolay atlatmamıza yardımcı olacaktır.

İletişiminizi Kuvvetlendirin!

Bu süreç içerisinde işimiz ve iş arkadaşlarımızla iletişimimi kuvvetlendirecek günlük rutinimizi devam ettirmemize fayda sağlayacak verimliliğimizi arttıracak teknolojik platformlara ihtiyaç duymaktayız. Kurumsal Intranet uygulaması ile aidiyet duygumuzu güçlendirmek, hedeflerimize ulaşmak ve verimliliğimizi arttırmamız mümkün olacaktır. Kurumsal Intranet ile günlük rutinimizi aksatmayacak şekilde çalışanlarımızla paylaşımlarda bulunmamız, anında bilgilendirmeleri, gelişim odaklı eğitimlerimi paylaşmamız, özel günlerinde kutlamaları yapmamız ve daha birçok uygulamayı yapmamız mümkün olmaktadır. Kurumsal Intranet Fiziki olarak ayrı olsak bile aynı kurum için emek harcayan çalışanların paylaşımda bulumasına ve motivasyonlarının artmasına büyük katkı sağlamaktadır.

Bir takımın parçası olmak insanın zorlu zamanlarda daha güçlü olmasına fayda sağlamaktadır. Bizimle aynı duyguları düşünceleri hedefleri paylaşan iş arkadaşlarımızla günlük rutinimizi bozmadan bir araya gelmemiz bu zorlu günleri daha kolay atmamıza yardımcı olacaktır. Henry Ford’un bir zamanlar söylediği gibi, “Bir araya gelmek bir başlangıçtır. Bir arada tutmak ilerlemedir. Birlikte çalışmak başarıdır. ”

İletişim süreçlerinizi tek bir merkezde toplayan, motivasyonunuzu arttıran ve iletişiminizi güçlendirmenizde yol arkadaşı olan Velocity kurum içi intranet portalımız ile tanışın!

ISO 9001 SÜRECİNİN E-POSTA İMZASINA KATKISI

[vc_row][vc_column][mk_fancy_title size=”20″ font_family=”none”]

Görev tanımlarının belirlenmesi

Görev tanımı, çalışanların yapacağı işin detayını, görevlerini, sorumluluklarını ve iş analizi neticesinde kendinden istenilen katma değerin özellikler detayına denmektedir. Çalışanlara görevlerini ve sorumluluklarını yazılı olarak tüm detayları ile bildirmek, bunları bir nevi kayıt altına almak, iş ilişkisi sürerken yaşanacak olası anlaşmazlıkların önüne geçmesi açısından oldukça önemlidir. Görev tanımlarına istinaden çalışanlara işletme içinde ve dışında temsil gücü kazandıran ünvanları oluşturulur.

Görev tanımlarının belirlenmesinde yasalarımız doğrultusunda bir zorunluluk bulunmamakla birlikte ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesinin alınma koşullarında görev tanımlarının belirlenmesi zorunluk oluşturmaktadır. Kuruluşunuzun sürekli gelişmesini ve büyümesini sağlayan iş geliştirici bir kalite belgesidir. İşinizin öne çıkmasına, rekabet avantajı kazanmasına yardımcı olur.

[/mk_fancy_title][mk_image src=”https://peakup.org/wp-content/uploads/2023/12/artboard-1-768×484-1.png” image_size=”full” align=”center”][mk_padding_divider][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][mk_fancy_title size=”20″ font_family=”none”]

ISO 9001 belgesi neden önemli?

ISO 9001 Belgesinin alınabilmesi ve devamlılığının sağlanması için organizasyonlar içerisinde görev, yetki ve ünvan karmaşasının bulunmaması gerekmektedir. Kurum içinde ve dışında ISO 9001 Kalite yönetim sisteminde yer alan unvanların kullanılması gerekmektedir, Bu çerçevede standartlaşmak zorunludur.

E-Posta imza o şirkete bağlı bir çalışan olduğunuzu, şirketi temsilen iletişim kurduğunuzun kanıtıdır. E-posta imza bir nevi dijitaldeki kartvizitlerinizdir ve E-posta imzaları kurumun dijital kimliğini yansıtmaktadır. Bu kimlikte e-posta gönderilen kişi ya da kuruma karşı kendinizi tanıtmanızı  marka bilinirliğinizi  ve müşteri sadakatinizi artırmanızı sağlayan bilgiler bulunur.

[/mk_fancy_title][mk_image src=”https://peakup.org/wp-content/uploads/2023/12/signandgo_imza.png” image_size=”full” align=”center”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][mk_fancy_title size=”20″ font_family=”none”]Organizasyonların iç ve dış iletişim bütünlüklerini koruyabilmeleri ve ISO 9001 belgesinin devamlılığı sağlamaları E-Posta imza yönetim sistemi ile mümkün olmaktadır. E-Posta imzalarında  Kurum dışı paylaşılan ünvan bilgisi ISO 9001 belgesi ile aynı olacağından dolayı belgenin devamlılığı için güven oluşturur. E-Posta imza uygulaması ile organizasyon da görev tanımlarının bu belge dışında paylaşılmasının önüne geçilir, uygunsuzluklar önlenir.Bu sayede  kendi kurumsal standartlarımızın güvenirliğini sağlayabiliriz.

Dijital uygulamaların önem kazandığı ve Radicati’nin verilerine göre dünya çapında günlük gönderilen E-Posta sayısının ortalama 293,6 milyar olması ile Kurum içi Standartlarımızı sağlamak E-Posta imza sayesinde büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Bu sayede Kalite Yönetim Sisteminin en önemli ilkelerinden olan Müşteriye Değer Vermek ve Müşteri Sadakatini Sağlamak ilkesini gerçekleştirmiş oluruz.[/mk_fancy_title][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][mk_image src=”https://peakup.org/wp-content/uploads/2023/12/signandgo_imza_son.gif” image_size=”full”][/vc_column][/vc_row]

Dijitalleşmenin İnsan Kaynakları için önemi

[vc_row][vc_column][mk_fancy_title size=”20″ font_family=”none”]Son zamanlarda hepimiz Dijitalleşme ve teknolojik dönüşümün artan bir ivme ile günlük ve iş hayatımızda önemli bir yer kapladığının farkındayızdır. Daha da önemlisi, çağımız büyük bir hızla dijitalleşirken bu trende ayak uyduramayan firmaların cevap vermesi gereken tek bir soru var; “tamam mı, devam mı?”

Bu yazımızda dijitalleşmenin İnsan Kaynakları için öneminden bahsedeceğiz.

İşe Alım Süreçlerinin Dijitalleşmesi

PWC’nin yaptığı araştırmalar gösteriyor ki İnsan Kaynakları teknoloji çözümlerinin kullanımına ve bunun yaygınlaştırılmasına yönelik çaba her geçen gün artıyor. Teknolojinin desteğiyle İnsan Kaynakları kolay raporlama yapabilir, takip ve analiz süreçlerini dijital ortamlarda yöneterek bu süreçte tasarruf ettiği zamanı asıl görevi olan “Stratejik iş ortağı” olma yolunda harcayabilir bir hal almakta.

Örnekle ile açıklamamız gerekirse, İşe alım süreçlerinin dijitalleşmesiyle İnsan Kaynakları departmanları aradığı uygun adaya hızlıca ulaşıp, süreçleri önceki dönemlere kıyasla %50 daha hızlı kapatır hale geldi. Bunun yanı sıra iş arama siteleri, online platformlar, mobil uygulamalar her geçen gün sürecin büyük bir parçası olmaya devam ediyor. Artık birçok firma aday havuzlarını dijital ortamda kurgulayıp aday ile ilk mülakatı internet üzerinden yaparak günler hatta belki haftalar kazanır hale geldi.

Dijitalleşme ile “Home Office” kavramının hayatımıza girişi

Özellikle dijitalleşmenin ivmelenmesiyle kulağımıza bolca çalınmaya başlayan “home office” kavramından bahsetmeden olmaz. Masaüstü bilgisayarla, dolapları dolduran kağıt dosyalarla zaten çoktan vedalaştık ama Bulut Bilişim’in hayatımıza girmesiyle, artık ihtiyacımız olan her bilgiye – dokümana istediğimiz yerden ulaşabileceğimiz bir ortamın içinde bulduk kendimizi. Hal böyle olunca, çalışanların beklentileri de bu yönde şekillenmeye başladı tabi. Tabii ki her firma bu sürece dahil olacak diyemeyiz ama dünya genelinde, tam zamanlı olmasa da (şimdilik) haftanın belli günlerinde çalışanlarına istediği lokasyondan çalışma imkanı sağlayan firmaların sayısı her geçen gün artmakta.

Dijitalleşmenin İnsan Kaynaklarına Katkısı

Daha öncesinde saatlerimizi, günlerimizi harcayarak ulaştığımız bilgiler artık tek tık ile ekranımızda. Bu da firmaların daha stratejik ve hızlı aksiyonlar almasını destekleyen bir süreç. Rakip analizleri, yan hak çalışmaları, maaş karşılaştırmaları ve daha örneklendirebileceğimiz birçok konuyu artık dijital ortamlarda, kendi imkanlarımızla araştırabiliyoruz. Bilginin kolay ulaşılabilir olması işlerimizi kolaylaştırırken bir yandan da rekabeti arttırarak firmaları yenilikçi olmak zorunda bırakıyor diyebiliriz.

Belki de İnsan Kaynakları departmanları dijitalleşmenin için en önemli katkısı, zamandan tasarruf. Sektör içindeki herkes İnsan Kaynakları tanımının büyük bir değişime uğradığının farkındadır. 10 yıl önce İnsan Kaynakları dendiğinde bürokratik süreçler, yasal işlemler, bordro süreçleri akla gelirken şimdi İnsan Kaynakları gömüldüğü tüm bu kağıtlardan sıyrılmış, daha stratejik, çalışan memnuniyeti odaklı bir sürece girdi. Dijitalleşme ile görev tanımındaki eğitim planlamaları, performans değerlendirmeleri, özlük ve envanter takibi dahil birçok süreci çok daha az zaman harcayarak takip ederken, konsantrasyonunun büyük bölümünü çalışan memnuniyeti odağında toplama fırsatını yakaladı. Her firmanın en büyük hedefi adaylar tarafından öncelikli tercih edilen iş yeri olmaktır ve artık tüm bu dijitalleşme süreçlerinin desteğiyle, İnsan Kaynakları departmanları eforlarını bu odakta sarf edebilir hale geldi diyebiliriz.

Hızla değişen, gelişen ve dijitalleşen bir çağın tam ortasındayız. Bizi diğerlerinden farklı kılacak tek bir çıkış yolu var, o da hızlı adapte olup zamanımızı verimli kullanmak. Bunun yolu da dijitalleşmekten geçiyor.

Dijitalleşme süreçlerinizde size destek olacak yol arkadaşınız Velocity ile tanışmak için tıklayın![/mk_fancy_title][mk_button dimension=”savvy” size=”medium” url=”https://peakup.org/global/velocity/” align=”center”]VELOCITY[/mk_button][vc_single_image image=”52938″ img_size=”full”][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][mk_image src=”https://peakup.org/wp-content/uploads/2023/12/velocity_imza_son.gif” image_size=”full”][/vc_column][/vc_row]

İnsan Kaynakları Kuramları

[vc_row][vc_column][mk_fancy_title size=”18″ font_family=”none”]İlk olarak Endüstri Devrimi ile birlikte ortaya çıktığı belirtilen İnsan Kaynakları kavramı sanayinin ve ekonomik hayatın gelişmesiyle birlikte şirketlerin varlığı için önemli bir noktaya gelmiştir. İnsan Kaynakları yönetimi, çalışan kaynağının oluşturulması, geliştirilmesi ve sürdürülmesine odaklanan, hem çalışanların hem de şirketlerin verimliliğini maksimize etmeye odaklanan bir yaklaşımdır. Şirketlerin insan kaynakları departmanının varlık nedenini kısaca şöyle özetleyebiliriz;

Çalışanların çalışma ortamı ile kurduğu ilişkiyi düzenleyerek çalışma ortamının kalitesini yükseltir. Üretkenliği ve  karı maksimize eder. Çalışanların, değişimlere kolayca adapte olmasına yardımcı olur. Çalışanları motive etmek ve şirket hedeflerini gerçekleştirmeye yardımcı olur. Çalışanın değerini tanımlar ve bu değere katkı sunar. Takım ruhunu ve şirket aidiyetini yaratır ve besler. Bir danışma organı gibi çalışarak şirket içi çatışmaların çözümlenmesine katkı sunar. Şirketlerin bulunduğu pazardaki imajının güçlendirilmesine katkı sunar.[1]

1 – Standart İnsan Kaynakları Modeli

Bu model, 90’lar ve 2000’lerde ortaya çıkan yaklaşımlardan türemiştir. Bu model, iş stratejisi ile başlar ve İK süreçleri yoluyla finansal performansın iyileştirilmesiyle sona erer. Bu modelin etkili olması için İK stratejisi  iş stratejisi ile uyumlu olmalıdır. Bu nedenle, İK stratejisi genel stratejiden türetilmiştir. Bu model, iç performansın iyileşmesine odaklanır. Verimlilik, yenilikçilik ve kaliteye odaklanır ve bunlar da finansal performansı oluşturur. Bazı İK uygulamaları doğrudan performansın iyileşmesine yol açar. Örneğin, iyi bir eğitim doğrudan  daha iyi bir performansa yol açabilir.

2 – 8-Box Model

Bu model, İK faaliyetlerinin etkinliğini belirleyen iç ve dış faktörleri gösterir. Örneğin sektörde bazı becerilerin eksiklikleri söz konusuysa bu durum insan kaynağı oluşturma, işe alım süreçlerimizi etkiler. Bu koşullar aynı zamanda mevzuatı, İK’nın çalışma prensibini de etkiler.

Bu modelde şirketin tarihçesi, kültürü, kullandığı Teknoloji ve sahip olduğu iş gücü şirketin yapısını oluşturur. Bu yapı İK ile kurulan iletişimi, başarılmak istenen hedefi ve İK politikalarını etkinliğini belirleyen faktörlerdir.

3 – İK Değer Zinciri

Bu model, en bilinen modellerden biridir. Bu modele göre İK’da yapılan her şey iki kategoriye ayrılabilir; İK faaliyetleri ve İK sonuçları. İK faaliyetleri işe alım, tazminat, eğitim gibi günlük faaliyetlerdir ve genellikle İK metrikleri kullanarak ölçülür. İK çıktıları İK aktiviteleri ile ulaşılmak istenen hedeflerdir. Bu çıktılar çalışan tatmini, motivasyonu vs.’dir.

KAYNAKLAR

https://www.businesstopia.net/human-resource/importance-human-resource-management

https://www.digitalhrtech.com/human-resources-models/

 

 

[/mk_fancy_title][/vc_column][/vc_row]

İNSAN KAYNAKLARI SÜREÇLERİNDE DİJİTALLEŞME

[vc_row][vc_column][mk_fancy_title size=”18″ font_family=”none”]Teknolojinin hayatımıza her alanda hızlıca girişi ile birlikte geleneksel yöntemler artık yetersiz kalmaktadır. Dijitaleşme tüm hayatımızı etkilediği gibi insan kaynakları süreçlerini de etkilemektedir.

Veri ve kaynak yönetimi dijital ortamda daha ulaşılabilir ve sistematik olarak yer almaktadır. Çalışan sayılarının artması ile  birlikte dijital dönüşüm önem kazanmaktadır.

Dijital İnsan Kaynakları en basit İfade ile İnsan Kaynakları fonksiyonlarının takibinin dijital ortamda yürütülmesidir. Dijital İnsan Kaynakları insan, teknoloji ve iş süreçlerinde yaşanan bütüncül bir değişimi ifade eder. Bu dönüşümlerin hepsini paralel olarak sürdüremezsek dijital dönüşüm etkin olmayacaktır.

Teknoloji hızını ve gelişimini arttırdıkça insan kaynakları fonksiyonlarında sürdürülebilirliği arttırmak için iş süreçleri tekrar tasarlanmaktadır. Bu süreçte yeni nesil yetenekleri elinde tutmak isteyen yönetici- çalışan arasında çok daha şeffaf bir bağ kurmayı hedefleyen şirketlerin süreçlerini dijital olarak kurgulamaları gerekmektedir.dijitalleşme her alanda olduğu gibi insan kaynakları alanında da üretkenliği arttırmaktadır.

İşletmelerin bu süreç içerisinde hem kendi süreçlerini hem de çalışan yetkinliklerini detaylı incelemesi gerekmektedir,

İnsan Kaynakları Dijitalleşme süreçlerinde aşağıdaki konular önem kazanır;

  • Çalışanların djital dönüşümün katkısına inanması ve mevcut durumun analizi
  • Çalışanların Yetenek ve Uzmanlık seviyelerinin arttırılmasına yönelik eğitimler düzenlenmesi
  • İşletme içinde birbirinden farklı sistemler mevcut ise, merkezileşmiş yapıların tercih edilmesi
  • Çalışma modellerinin Yaratıcı ve Yapıcı kurgularla yenilenmesi,
  • Stratejik planlara Dijital Dönüşümünde dahil edilmesi
  • Dijital Dönüşümün şirket kültürü haline getirilmesi

İnsan Kaynakları süreçlerinde yeni teknolojiler kullanarak iyileştirilen süreçler çalışan memnuniyetinin sağlanmasında çok önemli bir rol oynar. Kurum içinde ise bu projelerde rol alacak yetkili ve çalışanların belirli bir deneyime sahip olmaları sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için zorunludur.

İş dünyası günümüz çağına uygun olarak yeni bir yapılanma içindedir. Dijitalleşme yolculuğu günümüz koşullarına uyum sağlamak için gerekli olmaktadır. Uygulamalarımız dijitalleşse de her zaman yönetim felsefesinde insanı odağa almak gerekmektedir.[/mk_fancy_title][/vc_column][/vc_row]

Stres Yönetimi

[vc_row][vc_column][mk_fancy_title size=”18″ font_family=”none”]Stresin sözlük karşılığına bakarsak  “ kişide, birtakım sorunların yol açtığı coşkusal, ruhsal gerilim” olarak tanımlandığını görürüz.

Aslına bakarsanız stres iş ve sosyal hayatımızın her evresinde mevcut. Hatta uzmanlara göre belli bir seviyeye kadar stres işimizde ya da sosyal ilişkilerimizde kendimizi disiplin etmemize sebebiyet verdiği için faydalı olarak değerlendiriliyor.

Bugünkü yazımızda, stres seviyesi yüksek olan iş hayatından ve bununla başa çıkmak için yapmamız gerekenlerden bahsedeceğiz.

Öncelikle şunu unutmayalım, stresli iş kötü iş demek değildir. Herkesin stres eşiği farklıdır. Sizin “mümkün değil ben bunu yapamam” dediğiniz bir iş, bir başkası için heyecan verici olabilir. İş hayatımızdaki stres kaynaklarını dış etkenler ve kişinin kendi yarattığı durumlar olarak ikiye ayırırız.

Uzun çalışma saatleri, mobbing, çalışanlar arasındaki iletişim problemleri, yapabileceğinden fazla sorumluluk, yoğun rekabet strese sebebiyet veren dış etkenler için örnek olabilir. Ayrıca sürekli olumsuza odaklanıp zamanla kendi motivasyonunu düşürme, kronik şikayetçi olma durumu da kişinin kendi yarattığı stres ortamına örnek verilebilir.

Peki bu durum neden önemlidir? Hepimiz günümüzün büyük bir bölümünü iş yerimizde geçirmekteyiz. Yani, hayatımız iş yerinde geçiyor dersek yanılmış olmayız. Bu nedenle iş yerimizdeki stres seviyesinin baş edemeyeceğimiz seviyeye gelmesi zamanla sosyal hayatımızı, insan ilişkilerimizi ve hatta fiziksel olarak sağlığımızı da etkilemeye başlar.

Stres seviyemizin yükseldiğini anlamak için aşağıdaki maddelere dikkat etmekte fayda var;

  • Yorgunluk
  • Bitkinlik hissi
  • Uyku kaybı
  • Konsantrasyon bozukluğu
  • Hızlı öfkelenme
  • Alkol veya uyuşturucu madde tüketimine olan yönelim
  • Kilo kaybı
  • Şiddetli kalp çarpıntıları

Eğer stresinizle başa çıkmak istiyorsanız size verebileceğim en önemli tavsiye; bu durumu çevrenizle açık bir şekilde konuşun. İş arkadaşlarınıza yoğun stres altında olduğunuzu, bunu sizin üzerinizdeki etkilerini ve çözmek için onların desteğine ihtiyacınız olduğunu paylaşın.

Beslenmenize dikkat edin. Unutmayın ki bu süreçte hormonel dengeniz bozuldu ve bunu düzeltmek sizin elinizde.

Mesai saatleri içinde mutlaka küçük molalar verin, bu küçük kaçamaklarda size rahatlatacak şeyler yapmaya özen gösterin.

Günlük rutinlerinizi değiştirin (özellikle iş planlarınızda). Zaman yönetimini sağlıklı bir şekilde yaptığınıza emin olun.

Eğer imkanınız varsa konu ile ilgili profesyonel destek alın, işlerin nasıl hızlı bir şekilde yoluna girdiğine siz de inanamayacaksınız.

Tüm bu süreçte kendinize düzenli olarak şunu hatırlatın; üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir problem yok. Yeter ki doğru adımları atın, iletişime açık olun ve destek almaktan çekinmeyin.[/mk_fancy_title][/vc_column][/vc_row]